SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-ENBİYA

<< 1408 >>

DEVAM: 50. İSRAİL OĞULLARINA DAİR ANLATILANLAR

BU HADİS ÜÇ’E BÖLÜNMÜŞ RİVAYETİN ÜÇÜNCÜ PARÇASIDIR, SENED VE ÖNCESİ 1407.SAYFADA

قال وسمعته يقول: (إن رجلا حضره الموت، فلما يئس من الحياة أوصى أهله: إذا أنا مت فاجمعوا لي حطبا كثيرا، وأوقدوا فيه نارا، حتى إذا أكلت لحمي وخلصت إلى عظمي فامتحشت، فخذوها فاطحنوها، ثم انظروا يوما راحا فاذروه في اليم، ففعلوا، فجمعه الله فقال له: لم فعلت ذلك؟ قال: من خشيتك، فغفر الله له).

قال عقبة بن عمرو: وأنا سمعته يقول ذاك: (وكان نباشا).

 

[-3452-] (Huzeyfe) dedi ki: "Yine onu şöyle buyururken dinledim:

 

Bir adamın ölüm vakti geldi. Artık hayattan ümidini kesince ailesine şu vasiyeti yaptı:

 

Ben öldükten sonra benim için çok miktarda odun toplayın ve o odunu ateşe verin. Nihayet ateş etimi yiyip, kemiklerime ulaşıp, kemiklerim de yandıktan sonra o yafr{ış olan kemiklerimi alın, iyice öğütün. Sonra da rüzgarlı bir günü bekleyin ve o öğüttüğünüzü denize savurun. Onlar da bunu yaptılar. Yüce Allah onu bir araya getirdi ve ona:

 

Bunu neden yaptın diye sordu, senin korkundan dedi. Allah da ona mağfiret etti."

 

Ukbe b. Amr dedi ki: "Ben de onu (yani Allah Resulünü) böyle buyururken dinledim ve o (yakılmak isteyen) şahıs nebbaş (kefen soyucu) birisi idi."

 

Hadis 3479 ve 6480 numara ile gelecektir.

 

 

حدثني بشر بن محمد: أخبرنا عبد الله: أخبرني معمر ويونس، عن الزهري قال: أخبرني عبيد الله بن عبد الله: أن عائشة وابن عباس رضي الله عنهم قالا:

 لما نزل برسول الله صلى الله عليه وسلم، طفق يطرح خميصة على وجهه، فإذا اغتم كشفها عن وجهه، فقال وهو كذلك: (لعنة الله على اليهود والنصارى، اتخذوا قبور أنبيائهم مساجد). يحذر ما صنعوا.

 

[-3453 - 3454-] Aişe ve İbn Abbas r.a. dediler ki: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ölüm hastalığında ağırlaşınca yüzünü bir hamisa (denilen çizgili siyah kumaş) ile örtmeye koyuldu. Canı sıkılınca bu örtüyü yüzünden çekiyordu. O bu halde iken şöyle buyurdu:

 

Yahudilerle Hıristiyanlara Allah ıanet etsin. (Çünkü) onlar nebilerinin kabirlerini mescit edindiler. O bununla yaptıklarını(n benzerini) yapmaktan sakındırıyordu."